ZEYTİNYAĞI SABUNU HAKKINDA

Öncelikle  isim üzerinde  netleşelim “Zeytinyağı Sabunu” zeytinyağlı sabun değil.

“Zeytinyağı sabunu” içeriğinde  saf  zeytinyağı, su ve sodyum hidroksitten(kostik) başka herhangi bir  parfüm, köpürtücü, beyazlaştırıcı gibi kimyasal madde bulunmayan bir sabundur. oranlar çok önemlidir özellikle kostik miktarı . Zeytinyağı  içindeki tekli doymamış yağ asitleri diğer bitkisel yağlardan daha fazla oksidasyona dayanıklı olduğu için zeytinyağı sabunu deri üzerinde tahriş ve sertleşme yapmadığı gibi yumuşatıcı ve nemlendirici etkiye sahiptir. Çalışmalarda zeytinyağı sabununun deriden ölü hücreleri uzaklaştırdığı , koyu lekeleri azalttığı gözlemlenmiştir. Özellikle bebekli ve çocuklu evlerde dikkat edilmesi gereken hijyeni ağır kimyasallar kullanmadan naif şekilde sağlayan şey  bu sabunlardır. *

Geçmişte Sabun

Dünyada  bilinen en eski kozmetik ürünü Sümer  kayıtlarında rastlanılan sabundur. Yazıtlarda, odun küllerinin kaynatıldığı suya yağ eklenerek yavaşça eritildiğin de sabun olarak kullanılan maddenin meydana geldiği anlatılır. Yaygın olarak kullanılmaya başlaması M.Ö.1000’li yıllarda Romalıların keşfiyle mümkün olmuştur. Pompei araştırmacıları kalıntılar altında sabun imalatı yapılan alanları ve sabun kalıplarını bulmuştur.

Roma dışında Avrupa da sabun kullanım 8-14. Yüzyılda görülmeye başlanmıştır. İlk önce Marsilya’da üretilen sabunun Almanya üzerinden İngiltere’ye ulaşması 1300’leri buldu.

Bizans’ta sabuncu esnafı bir lonca etrafında üretim yapıyordu; başkent Konstantinopolis’te 10. yüzyıldan beri sabuncu loncası faaliyetteydi. Bu gelenek hemen hiç değişmeden Osmanlıya geçti.

1780 tarihli bir Osmanlı el yazmasında renkli ve kokulu sabunların nasıl üretileceği anlatılmaktadır: “Sıvı karagünlük ve mahlep ve albız tırnağı onar dirhem ve karanfil ve zencefil birer dirhem ve zurunba ve aselbend beşer dirhem ve arakî sabun iki yüz dirhem. Önce sabun bıçak ile yufka yufka doğranıp, gül suyu ile ıslatıp dövülmüş eczayı katıp, hamur edip, dilediği gibi kesip kuruta. Dilerse kalıba vura… Ve eğer renkli sabun olsun dersen, ağ olmayıp: Dört dirhem karanfil ve dört dirhem tarçını ve on dirhem sandalı iyice döğüp, ince elekten geçirip katasın. Gül suyu ile yoğurup hamur edesin.”

Zeytinyağı, sabunun en önemli hammaddelerinden biridir. Eskiden beri Zeytinyağının oranı sabun kalitesini belirleyen bir ölçek. Saf zeytinyağından imal edilen sabun kaliteli sayılıyordu. Halada öyledir. 20. Yüzyıla kadar  sabun   saf zeytinyağından üretilirken  son  dönemde ucuz olması nedeniyle farklı bitkisel yağlarla yapılıp ama sabun deyince akla zeytinyağı geldiği için içine az oranda  zeytinyağı konup  “zeytinyağlı  sabunu” tanımı   ortaya çıkmıştır.

Osmanlı’da çok çeşitli ad ve cinsde sabun üretilmiştir. Bunlardan bazıları; Trablus sabunu, Çiçek sabunu, Misk sabunu, Hünkari (miskî sabun), Paşa sabunu (beyaz ve siyah), Alaca sabunu (rayihasız), Arakî sabun, Kara sabun, Mine sabunu, Kokulu sabun Kandiye sabunu, Fes sabunu, Arap sabunu veya Mağrib sabunu., Girit sabunu, Leke sabunu, Yerli misk sabunu, Edirne saray sabunu, Edirne’nin mis sabunu, Seng-i Musa sabunu, Miheng sabunu, Enderun sabunu, Halep sabunu, Hünkar sabunu, Kasap sabunudur.**

Sabun üretimi yapılan yerlerin başında Batı Anadolu ve Adalar, Şam, Halep ve Nablus gelmekte idi. Bu yerler sabunun ham maddesi olan zeytinyağının bolca bulunduğu yerlerdir. O dönemde en fazla sabun üreten merkezler ise Midilli ve Girit Adaları, Ayvalık, Edremit, Kemer, İzmir, Kızılcatuzla, Cunda Adası ve Urla’dır.

Geleneklerimiz

Eskiden Ege köylerinde bir çocuk dünyaya geldiğinde sabun kaynatılır ve çeyizine konurmuş  evlenirken   o sabunlar verilirmiş. Hepimizin evlerin de  zeytinyağı sabunlarımız  havlu, çarşaf dolaplarında  mutlaka vardır. Zeytinyağı sabunu  hep temizliğin, saflığın ve geleneğin  simgesi olmuştur.  Temiz kıyafetlerimiz arasına sabunlar konur. Eski büyüklerimizin  sandıklarından sabunlar çıkar. Geçmişin   kokusunun, anılarının geleceğe aktaran gibidir. Kim saf bir  zeytinyağı sabun kalıbına bakıp  mutlu olmaz ki ……

* BilgeAgaç dergisi- Eylül 19- Tuba Öncül Abacıgil

** Doç  Dr. Said Öztürk –Osmanlı arastırmaları vakfı

Yorum Yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir